AYŞE ÖZYILMAZEL,,hasta ruhlu kadın

İlk günlerde çok sempatiktirler, melektirler, sakindirler sonra içlerinden bir dedektif, bir kıskançlıklar kraliçesi, bir memnuniyetsizlik silsilesi çıkıverir.
Mottoları; hele bir yerimi edeyim, gör bak sana neler edeyimdir. n Kesinlikle yüzde yüz kendilerine ait seçimleri, zevkleri, hobileri yoktur. Karşılarına çıkan adama göre hop hop hop değişiverirler. Saçlar, kıyafetler, arkadaşlar, gidilen tatil yerleri, okunan kitaplar, dinlenen şarkılar ilişkiye uyarlanır. Cici kız, prenses ruh sandığınız eski sevgilinizi bir anda dağa tırmanan sporcu olarak görünce sakın şaşırmayın yani. Nedenini hiç sormayın, kendileri de bilmez çünkü.

Bu kadınların ‘cool’ görünenleri ise en büyük tehlikedir. Coolluklarının altında süper manyaklıklar, depresif haller saklıdır.
Üstüne basa basa “Asla evlenmem” diyenlerden de bir kol mesafesi uzakta durmakta fayda vardır. İlişki bulunca dolma sarmaya, evden çıkmamaya başlarlar. O cool halinden eser kalmaz.
Sürekli dış görünüşleriyle oynarlar. Mesela bitmek bilmeyen diyetler içindedirler. Saçları zırt pırt kısar, uzalır, bir kızıl, bir sarı, bir esmerdirler.
Babasının kızlarıdırlar. İlle de babalarına benzeyen erkeklerin peşine düşerler. Anneyle mutlaka inişli çıkışlı, çekişmeli, kavgalıdırlar. Bu kadınları gizliden gizliye anneleri yönetir. Anneye inat hareketlerde bulunmaları sıkça görülür.
Sevgilileri hayatlarının merkezidir. Her kelimelerinden, bakışlarından, davranışlarından anlam çıkarırlar, kurarlar da kurarlar. Başka işiniz mi yok! Ee yoktur.

İyilikten, normallikten, kibarlıktan anlamaz bunlar. Normal ne varsa alerji yapar. Hep düzgün, huzurlu bir ilişki istediklerini söylerler onlara adam gibi davrananları üzer, yedekte tutar, sıkılır, daralırlar.

Bir de hasta ruhlu ablalarımızın mesaj sistemiyle erkek oyalamaları vardır. Herkes onları beğensin isterler. Sonunda onun ne yapacağı belli değildir, büyük ihtimalle istemeyecektir ama yine de erkek onu kovalamalıdır. Sabah sizinle yemek yemek istediğini söyler akşama hiç halleri olmaz. Oyuncudurlar.
Pek tabii ki hep mağdurdurlar. Haksızlığa uğramışlardır. Karşılarına çıkan bütün adamlar finalde kötüdür, mayaları bozuktur, yalancıdır, haksızdır. Asla kendilerine dönüp “Ben ne yaptım da adamı bezdirdim acaba?” sorusunu sormazlar. Ne münasebet canım.
Asla kaybetmek istemezler. Her şey onların lehine çalışmalıdır. Çaresiz kaldıklarında her türlü numarayı çekebilirler. Hamilelik kartları, aileden baskı kartları, intihar kartları, acile kalkma kartları gibi tür tür kartları hazırda bulunur.
Evlilik takıntılı hasta ruhlu kardeşlerimiz de var tabii. Amaçları sadece evlenmektir. Burada adam konu mankeni olarak kullanılır. Amaç projeyi hayata geçirmek, etrafa şov yapıp, ne şahane bir kadın olduğunu göstermektir.
Şok! Şok! Ama eski sevgilileri asla ‘eski’ değildir onlar için. Ayrılsalar bile daima onlara aittir, akılları onlardadır, uzun vaadede kendileri kaybetmiştir. Diyorum hasta ruhlu ablalar diye.
‘Asla tipim değil’ dedikleri, arkadaşlarına kötüledikleri adamlara da bayılırlar.
Ya çok âşık, ya çok nefret içindedirler. Ya çok bekâr ve uçuk, ya da çok hanım ve kıymetli eştirler. Araları yoktur. Adamı tepeden tırnağa değiştirip, arkadaşlarıyla muhabbetini kesip, kukla etmeden rahat etmezler.
Öyle yani…