Rehber değil gezginim. “Neredesin Fatma” bana en çok sorulan soru ve merak edilen şey. Nerdeyim, nerde olayım ben de bilmiyorum. Hep birlikte Fatma’yı bulucaz. Onun kendini bulma yolcuğunda yalnız bırakmayın e mi.
Yolda olduğum zamanlar en mutlu olduğum zamanlar. Gülmeyi çok severim. Eğlenmeyi de. Neşem çoğu zaman bulaşıcıdır. Direnmenin faydası yok. Güleceksin, eğleneceksin, çok fazla ciddiye almayacaksın hayatI derim ama fazlasıyla ciddiye alırım yaşamı. Bilirim hayat şımarıklığı affetmez. . Hep biz planlar yaparken HAYAT kendi planını yapıp bize çelme takmıyor mu? Bazen, bir çelme de ben takıyorum hayata. Dönerken hep bir hüzün kaplar ve nereye gideyimin planlarını yapmaya başlarım. Plan demişken pek plan da yapamam. Gidişlerim hep ani olmuştur. Her şeye hep bir son dakika monte olurum. Hiç tanımadığım insanlarla yeni tatlar, yeni hayatlar keşfederim. En iyi dostlarım hep yolda tanıştıklarım olmuştur.
Yıllardır yaptığım gezilerimi, anlatmaktan yazmaya 2014 yılında başladım. Bilmediğim ülkeler de, şehirlerin sokaklarında kaybolurken belki köşeyi döndüğümde, orada ki sizsiniz. Bir gün bir yerde karşılaşırız ve bir masalımın kahramanı da siz olursunuz belki. Kim bilir?
(fatmaonder.com.tr) ( Fatma Önder Blog) sitede yayınlanmış yazılarımla birlikte yayınlanmamış kendime sakladığım yazılarım da elbette var.
Gezmeyi, öğrenmeyi, dokunmayı, koklamayı, gülmeyi seven bir kişilik Fatma. kimi zaman sakin, kimi zaman coşkulu, kimi zaman kabına sığmaz taşar. Bazı insanlar Fatma’nın enerjisinden rahatsız olabilir. Ya seversiniz ya nefret edersiniz. İkisinin ortası yoktur. Fatma; sesinin kötü olmasına rağmen söylediği şarkılar, edindiği tecrübeler, tanıştığı insanlar, okuduğu kitaplar, gezip gördüğü yerlerdir.Yağmur altında ıslanmayı, ağaçları, çıplak ayak toprağa basmayı, kahkahalar atmayı özler. Hep heyecanlı, hep çocuk kalan ruhu için sevenler ister hayatında. Kalbi kırılsada yeniden kalkar düştüğü yerden yeniden sarılır hayata. Bıkmadan. Herşeye inat sever.
Hayatımda çok fazla değişiklikten hoşlanmasam da, bıçak kemiğe dayandığı an her şeyden vaz geçip, tam ters istikamete gidip, hayatımı bir kaç kez değiştirdiğim oldu.
Kim ihtiyaç duymaz ki küçük mutluluklara. Ateş başında şarkı söylerken sucuklarımızı pişirebiliriz.Çok memnunum şarkı söylemeyi pek beceremeyişimden, çok memnunun sürekli soru soran halimden, çok memnunum pozitif pozitif ortalarda konuşup milletin başını ağrıtmaktan, çok menunum öfkemi doyasıya yaşamaktan, çok memnunum karanlığımdan, aydınlığımdan, çok memnunun yaşamı paylaşmaktan, çok menunun sizinle yol hikayelerimi paylaşmaktan.
Hep devrik cümlelerim vardır. Karşımda biri varmış da ona anlatıyormuş gibi gelişine yazarım. Anlatırım.
Fatma fotoğraf çekmeyi de çektirmeyi de çok sever. Fotoğrafların hikayesini yazar çünkü. Bazen bir kare bin cümleden daha fazla şey anlatır.
Objektifimden; Fethiye / 2016 -İNZİVA
Yolda olduğum zamanlar en mutlu olduğum zamanlar. Gülmeyi çok severim. Eğlenmeyi de. Neşem çoğu zaman bulaşıcıdır. Direnmenin faydası yok. Güleceksin, eğleneceksin, çok fazla ciddiye almayacaksın hayatI derim ama fazlasıyla ciddiye alırım yaşamı. Bilirim hayat şımarıklığı affetmez. . Hep biz planlar yaparken HAYAT kendi planını yapıp bize çelme takmıyor mu? Bazen, bir çelme de ben takıyorum hayata. Dönerken hep bir hüzün kaplar ve nereye gideyimin planlarını yapmaya başlarım. Plan demişken pek plan da yapamam. Gidişlerim hep ani olmuştur. Her şeye hep bir son dakika monte olurum. Hiç tanımadığım insanlarla yeni tatlar, yeni hayatlar keşfederim. En iyi dostlarım hep yolda tanıştıklarım olmuştur.
Yıllardır yaptığım gezilerimi, anlatmaktan yazmaya 2014 yılında başladım. Bilmediğim ülkeler de, şehirlerin sokaklarında kaybolurken belki köşeyi döndüğümde, orada ki sizsiniz. Bir gün bir yerde karşılaşırız ve bir masalımın kahramanı da siz olursunuz belki. Kim bilir?
(fatmaonder.com.tr) ( Fatma Önder Blog) sitede yayınlanmış yazılarımla birlikte yayınlanmamış kendime sakladığım yazılarım da elbette var.
Gezmeyi, öğrenmeyi, dokunmayı, koklamayı, gülmeyi seven bir kişilik Fatma. kimi zaman sakin, kimi zaman coşkulu, kimi zaman kabına sığmaz taşar. Bazı insanlar Fatma’nın enerjisinden rahatsız olabilir. Ya seversiniz ya nefret edersiniz. İkisinin ortası yoktur. Fatma; sesinin kötü olmasına rağmen söylediği şarkılar, edindiği tecrübeler, tanıştığı insanlar, okuduğu kitaplar, gezip gördüğü yerlerdir.Yağmur altında ıslanmayı, ağaçları, çıplak ayak toprağa basmayı, kahkahalar atmayı özler. Hep heyecanlı, hep çocuk kalan ruhu için sevenler ister hayatında. Kalbi kırılsada yeniden kalkar düştüğü yerden yeniden sarılır hayata. Bıkmadan. Herşeye inat sever.
Hayatımda çok fazla değişiklikten hoşlanmasam da, bıçak kemiğe dayandığı an her şeyden vaz geçip, tam ters istikamete gidip, hayatımı bir kaç kez değiştirdiğim oldu.
Kim ihtiyaç duymaz ki küçük mutluluklara. Ateş başında şarkı söylerken sucuklarımızı pişirebiliriz.Çok memnunum şarkı söylemeyi pek beceremeyişimden, çok memnunun sürekli soru soran halimden, çok memnunum pozitif pozitif ortalarda konuşup milletin başını ağrıtmaktan, çok menunum öfkemi doyasıya yaşamaktan, çok memnunum karanlığımdan, aydınlığımdan, çok memnunun yaşamı paylaşmaktan, çok menunun sizinle yol hikayelerimi paylaşmaktan.
Hep devrik cümlelerim vardır. Karşımda biri varmış da ona anlatıyormuş gibi gelişine yazarım. Anlatırım.
Fatma fotoğraf çekmeyi de çektirmeyi de çok sever. Fotoğrafların hikayesini yazar çünkü. Bazen bir kare bin cümleden daha fazla şey anlatır.
Objektifimden; Fethiye / 2016 -İNZİVA